Ergenlik dönemi, bedensel ve ruhsal değişimlerin yoğunlaştığı, kişinin çocukluk sürecini arkasında bırakarak yetişkinliğe adım attığı oldukça kritik bir dönemdir. Kimliğin yapılandığı, bedensel ve hormonal değişimler ile birlikte duygusal dalgalanmaların ve çatışmaların çoğaldığı bu dönem – özellikle daha önceki gelişim süreçlerinde yaşanan olumsuzluklar da söz konusuysa – daha çatışmalı geçmekte, ergenin ve dolayısıyla ailenin oldukça zorlandığı bir süreç haline gelebilmektedir.
Kendini anlamaya çalışırken, anlaşılmaya da oldukça ihtiyaç duyan genç, içe dönüklük, yalnızlaşma, kaygı, özgüven kaybı, aile içi problemler, riskli davranışlara yönelme, öfke patlamaları, akademik zorlanmalar veya yoğun teknoloji kullanımı gibi durumlarla karşı karşıya kalabilir. Bu süreçte aileler de, çocuklarına ulaşmakta ve onlara hitap etmekte zorlanmakta ve endişelenmektedir.
Ergenlik sürecinde yapılan psikoterapi süreçlerinde, genci tanımak ve kendini tanımasına yardımcı olmak, problem çözme becerileri noktasında destek olmak ve benlik saygısını desteklemek esas alınır. Getirdiği sorunlar ele alınarak uygun yaklaşımlarla desteklenir ve yönlendirilir. Tüm bu süreçlerde, ergenle kurulan iletişim ve tutumlar noktasında aile ile sıkı bir işbirliği kurarak hareket edilir.
Bireysel terapi, danışan ve danışman arasında gizlilik ilkelerine ve etik kurallara bağlı kalınarak yürütülür.
Seanslar danışanın ihtiyaçları, beklentileri ve hedeflerine göre şekillenir. İhtiyaç görülmesi durumunda psikiyatrist ile iş birliği içinde danışmanlık hizmeti verilebilmektedir.